6 Eylül 2008 Cumartesi

SİZİN KARPUZLAR NASIL GÖRÜNÜYOR?

Gün akşama doğru yaklaşırken gezgin atının üstünde hiç tanımadığı köye doğru yaklaşırken yorgunluğunu tüm vucudunda hissediyordu.Köyde konaklayıp , dinlenip ertesi gün yoluna devam etmeyi planlamıştı. Köye yaklaştıkça burada bir gariplik olduğunu sezdi. Çünkü tarlalarda ekinler kurumaya yüz tutmuş ağaçların üstündeki meyveler olgunlaşmış hatta olgunluktan yere düşmüşlerdi. Belliki köylüler bahçe ve tarlalarında çalışmıyorlar verimli topraklarından yararlanmıyorlardı. Köyün içine girince köylüleri bir köşede toplanmış kara kara düşünürken buldu. Gezgin onlara yaklaştığında bir çoğunun korku ve kaygı içinde olduğunu gördü. Köylüler ona bir kurtarıcı gelmişçesine yaklaştılar ve kendilerinini kurtarmasını dilediler:”Tarlamızda büyük bir canavar var , onun korkusundan bahçelerimize bağlarımıza yaklaşamıyoruz , ne olur bizi bu canavardan kurtar! “ Gezgin, köylülerden kendisine bu canavarı göstermelerini istedi ve birkaç kişinin korka korka işaret etmesinin ardından bir çitin arkasındaki canavara doğru yalnız başına yürüdü. Çitin arkasındaki tarlada büyük bir karpuz vardı, karpuz normal ölçülerden oldukça büyüktü. Gezgin köylülere döner ve gülerek konuşmaya başlar: “Ne saçma bir şey yapıyorsunuz siz, o bir karpuz , ondan korkulur mu hiç? O yenilecek bir...” Köylüler gezginin sözünü bitirmesine dahi izin vermeden onun üstün yürürler ve gezgini yaka paça köyden uzaklaştırılar. “ Nasıl olur da bir canavarı böyle küçümser bu yabancı? “ diye söylenirler ve kara kara düşünmeye devam ederler.
Birkaç gün sonra başka bir gezgin köye doğru yaklaşır ve tarlalardaki acıklı durumu görünce bu köyde olağanın dışında bir şeyler olduğunu anlar. Toplu halde oturan ve kaygıyla ne yapacaklarını düşünen köylülere yaklaşır ve onlara dertlerinin ne olduğunu sorar. Köylüler bu yabancının kendilerine bir kurtarıcı olarak geldiğini düşünür ve ona yalvarırlar: “Lütfen bizi kurtar, tarlamızda dev bir canavar var , biz onun korkusundan hiçbir şey yapamıyoruz, açlıktan kırılmak üzereyiz. O canavarı yok etmek için bize yardım et!”. Gezgin köylülerden kendisine bu canavarın yerini göstermelerini ister ve yine birkaç kişi korka korka canavarın yerini tarif ederler. Gezgin, çitler arkasındaki dev karpuzu görür ve köylülere döner. “ Evet canavarı gördüm, pek tehlikeli bir canavar, korkmakta haklısınız, onun işini ben bitirebilirim ama sizin yardımınıza ihtiyacım var.” Köylüler şaşkın ve hayran bir şekilde gezginin ağzına içine bakarlar; o nederse yapmaya hazırdırlar , çünkü kurtarıcı gelmiştir.
“ Önce şu kılıcımı alın , biriniz onu bir güzel bileylesin” der. İstek derhal yerine getirilir. Sonra iki güçlü kişiyi yanına alır ve onlardan arkasında canavarın bulunduğu çitin üst tarafını kaldırmalarını ama canavara yaklaşmamalarını ister. Gezgin kılıcı elinde alçaltılan çitin üstünden kolaylıkla atlar ve karpuza doğru ilerler. Karpuzun etrafında bir tur attıktan sonra kılıcını çıkartır ve ani bir darbeyle dev karpuzun gövdesine batırır. Köylüler sahneyi dikkatle izlemektedirler. Gezgin daha sonra birkaç kılıç darbesiyle karpuzu parçalar ve dev canavardan eser kalmaz ortada. Gezgini büyük bir hayranlıkla izleyen köylüler kendisini omuzlara alıp köyün içine dönerler. Ona her türlü ikramda bulunurlar ve kendisini büyük bir konukseverlikle ağırlarlar. Gezgin bu köyde bir süre daha kalır ve köylülerin güvenini kazanır , onlara tarla ve bahçe işlerinde yardım eder. Verimli topraklardan yararlanan köylülerin hayatı olumlu yönde değişiklikler gösterir. Günler geçer gezginin ayrılma zamanı gelir. Onu çok seven köylüler onu hediyelerle yolcu etmeye gelirler.Köyün sınırına kadar gelen son kişi ayrılırken ona tekrar teşekkür eder: “Sağ olasın bizi büyük bir şeyden kurtardın biz karpuzu canavar zannedermişiz meğer, senin sayende gözlerimiz açıldı “
Gezgin, adamın kulağına eğilir ve şöyle der: “ Siz yine de dikkat edin ,her şeye rağmen karpuzlar bir canavar olabilir”
Hayatımızda hangi karpuzları canavarlaştırıyoruz hiç düşündünüz mü?
Olaylar veya kişileri , dış dünyamızda gelişenleri bir canavar olarak görmek veya onların gerçekten ne olduğunu anlamak tümüyle bizim elimizde.Canavar olarak adlandırdıktan sonra ne yazık ki bu tanımlama bize hakim oluyor ve hayatımızın akışına hükmediyor. Mutsuzluğumuzun kaynağını bu canavara bağlıyoruz. Her olumsuzluğun nedeni bu canavardır deyip kurtulduğumuzu zannediyoruz. Aslında bir şeyden kurtulmadığımızın farkında olmadan kendimizi canavarın esiri olarak hapsediyoruz ve onun büyüklüğünü onaylıyor onun gücü karşısında güçsüzlüğümüzü kabulleniyoruz. Belki daha da kötüsü köylüler gibi hiçbir şey yapmamanın mazereti olarak canavarı gösteriyoruz.
Gezginin son sözünü yabana atmayın, karpuzlar birer canavar olabilir. Şimdi tarlanıza gidin ve karpuzlarınızı (canavarlarınızı) tek tek elden geçirin. Canavarları( karpuzları) bir kenara ayırın. Kılıcınızı kendiniz bileyin ,çitin üstünden atlayın. Hayatınızın tadını çıkarmak sizin elinizde karpuzun değil.