23 Ağustos 2009 Pazar

HAREM'DE SON ARABA

Araba vapuruna binmek üzere Harem'e doğru gidiyorum. Akşam saatleri İstanbul'a dönüş için( işiniz Maslak veya Mecidiyeköy'de değilse) en iyi alternatif olduğunu bir kaç kez yaşadım. Harem meydanı tam bir karmaşa ya da bilmece / bulmaca halinde son bir kaç yıldır. Gazetelerde şehirlerarası otobüs bağlantısının buradan kaldırılmasının düşünüldüğü yazılıyor. 50 yıl öncesinin otogarı acıklı durumda, sanki umarsızca direniyor. Ama büyüyen kentin içinde bağlantı noktası olmaktan öteye gidemeyeceği açık. Otogar Gebze civarında bir yerde olmalı, trenle şehre gelmeli hatta Marmaray olursa karşıya geçmeli insanlar. Ama Harem'im bu keşmekeşliği insanı hele buarya nadir gelenleri şaşırtıyor olmalı. Çünkü kısa yoldan Feribota gidebilecek olanları , çevreyolu geri dönüş sapağının önünden geçirip, Gümrük'e gitme yolunun yanlış olduğunu anlayıp, Üsküdara'a giden yola sapmadan iyice ileriye gittikten sonra , Üsküdar'dan gelen ve Kadıköy' gitmeyi planlayan arabalarla aynı yola sokup , yolları tek hatta indirip, geçtikten sonra arabalı vapur bekleme parkına sokmak için iyice çalışmış olmak gerekir . Neyse bu kadar hata kızında da olur(!). Geçenlerde akşam eve dönmeye çalışırken bu hattı aşıp araba vapuruna ulaştım , araba vapuruna son binen araba ben oldum, hemen ardından da vapur hareket etti. Ne kadar şanslıyım diye içimden geçirdim. Ama sevinmedim. Çünkü bu kez son araba olarak bindim ama bir başka kez son artı bir olup parkta beklemeye başlayan ilk araba olmak ta olası. İki halde de ne üzülmeli ne de sevinmeli insan. Çünkü olayların hepsi yaşanacak , ne hep son araba olarak bineceğiz ne de bekleyen ilk araba olacağız hayatta. Hayatın tüm alanlarına uygularsak ta bu böyle değil mi? Önemli olan yaşadığımız anın tadını çıkarmak. Ya vapurdan İstanbul siluetini seyretmek ve rüzgarın seni yalamasına izin vermek ya da arabanın içinde giden vapura değil gelen yeni vapura bakmak , o boşalırken ceketini çıkartıp rahatlamak ve Harem karışıklığına gülüp temiz havayı bir kaç kez içine çekmek hatta isteyip de yapamadığın arabanın içini biraz toparlamak işini de bu ekstra zaman aralığında yapmak. Hayata her tarafından bakmak en iyisi galiba.

14 Ağustos 2009 Cuma

HANGİ EYLEM?

James Allen'i hatırlamamak mümkün mü?
"insanlar daha iyi koşullara ulaşmak istiyorlar ( ne kadar güzel halinden memnun olmamak da iyi bir başlangıç noktası eyleme geçmek için FY)
ama buna nereden başlayacaklarını bilmiyorlar daha da kötüsü kendilerinden başlamaları gerektiğini düşünemiyorlar"
Hep bir başkası , hep "baba" figürü bize versin.
Bazen veren "baba" olur , ama iki konuda seni kısıtlar. birincisi kendi elde ettiğin zaman duyduğun hazzı hiç bir zaman duyamazsın ikincisi ise "baba" ya koşullu verir ya da bir bedeli çıkartır günün birinde önüne.
Bu "baba" bazen patronunuz bazen "dayınız", bazen torpiliniz bazen eşiniz bazen "devlet baba" ya da bu bağlamda bir kişi olabilir.
Aman dikkat hangi eylemi yapacağınıza karar vermeden önce düşünün. fikre ama evet ama tepeden gelen kazanımlara hayır.