14 Aralık 2008 Pazar

DOSTLUK

.
TEKNOLOJİ İLERLEDİ DOSTLUK ZAYIFLADI




Anne ile babanın konuştuğu görülmez ama karar verilmiştir ve çocuklardan biri heyecanla kapıdan dışarı uçar ve yan komşulardan birine doğru yol alır. Kapı çalınır, önünde beklenir bir süre akşamın sessizliğinde. Sonra dilden dökülür akıldan daha önce geçirilmiş sözcükler:
“Bir maniniz yoksa annemler size oturmaya gelmek istiyor bu akşam”
Heyecanla geri dönülür, yemek masası toplandıktan sonra , ailece oturmaya gidilir. Çocuklar biraz sonra içerdeki odaya geçerler, kulaktan kulağa ya da isim şehir oynarlar. Büyükler sanki hiç aşılmayacakmış gibi görünen ,” Eh nasılsınız? Daha daha nasılsınız bakalım? sorularının karşılıklı gönderiliş ve yanıtlanışları geçer ve bütün bunlar koyu sohbetlere bağlanır . Kahveler “ ziyade olsun”la, çayın yanında sunulan , evde yapılan kek veya kurabiyeler “ ellerinize sağlık” la onurlandırılır , daha sonra çok geç olmadan kalkılır ve “ bize de bekleriz “ ile noktalanır bu gece.

Koşuşturma ve bir yerlere yetişme baskısı altında yaşadığımız bugünlerde bu ziyaretlerin benzerleri hala yapılıyor mu acaba? Pek sanmıyorum… İnsanlar çok çalışıyor, ama çok değerli zamanlarını komşularına, sevdiklerine, anne babalarına, kardeşlerine ayıramıyorlar. Özel günler ve bayramlardaki buluşmalarla yetiniliyor çok yakınlarımızla. Akrabalarımızı ise yalnız cenazelerde ve nikahlarda görüyor “görüşelim abi”, “ben seni ararım abla “ diye iyi niyetle geçiştiriyoruz ve görüşmeyi bir sonraki sefere kadar erteliyoruz.

Öte yandan toplum hayatımızda , gelişen teknolojiden, küreselleşen dünyadan, internetten, bilgi çağından söz ediyoruz. Araba alıyor , varsa yeni modeli ile değiştirmeyi düşünüyor ama arkadaşlarımızı , dostlarımızı ziyarete gitmeyi düşünemiyoruz. Cep telefonu alırken wap ve internete ulaşanı arıyoruz. Ne için , ne zaman kullanıyoruz ? Çocuklarımıza bir yandan hoşgörü örneği olarak , öte yandan modern çağa uymak bağlamında cep telefonu alıyoruz ama onlar birbirlerine olur olmaz zamanda gönderilmese ne kaybedilecek bilinmez , mesajlar gönderiyorlar ; bilgisayar alıp her iki yılda bir gelişmişi ile değiştiriyoruz , ama chat denilen saçma sapan konuşma lisanı ile vaktimizi cömertçe harcıyoruz, Türkçe’mizi katlediyor, kısıtlı sözcüklerle konuşma darlığına ve vasata mahkum olmaya hızla ilerliyoruz. Öte yandan masum kan ihtiyacı ve iş arama şeklinde başlayan elektronik posta zincirleri, şimdilerde fikir tartışması adı altında onun bunun görüşlerini dinleme ya da okuma zorunluluğuna dönüşürken, posta kutumuza bir kaç değişik yerden gelen aynı mesajlar, iş hayatımıza hiç bir olumlu katkı yapmazken, hem bilgisayarımızı dolduruyor , yer işgal ediyor hem de işverenimizin vaktinden haksız olarak vakit çalmamıza neden oluyor. Karikatürler, fıkralar derken okuyarak zamanı öldürüyoruz (Vallahi ben hiç okumadan atıyor ya da filtre koyuyorum bunlardan kendimi korumak ya da kaçmak için).
Teknoloji iyi güzel , ama bunu verimli olarak kullanmak, iş hayatımızdaki uygulamalarda yararlanmak gerekli. Ama insanlığımızı aklımızdan çıkarmadan, çok yakınlarımızın doğum günlerini unutmadan, dostlarımızın adını hatırlamakta zorluk çekmeden, akrabalarımızın yüzlerini unutmadan yaşamaya , arada bir sevdiklerimize zaman ayırmaya , maç veya televizyon programları seyretmeden ziyaretler yapmaya , teknolojinin bize sağladıklarını biraz da insani duygular için kullanmaya ne dersiniz ?

Hiç yorum yok: