1 Ağustos 2008 Cuma

EN DEĞERLİ HAZİNEMİZ

EN DEĞERLİ HAZİNEMİZ ZİHİN

Tüm düşüncelerin bulunduğu,düşünce işlemlerinin yapıldığı, algıların alındığı ve işlendiği,duyguların, alışkanlıkların, hafızanın şartlanmaların bulunduğu yer zihindir.

Evimize bir müzik seti veya bir fotoğraf makinesi aldığınız zaman ne yaparsınız? İlk iş olarak bu cihazın bir el kitabı vardır açıp onu okuruz , hatta çalışırız, çünkü biriktirdiğimiz para ile satın aldığımız bu aletten en iyi şekilde yararlanmak isteriz. Tüm özelliklerinden haberdar olup bunları kullanmak isteriz. Ama hep yanımızda olan ve bize Allah vergisi olan vücudumuzla ilgili bir kullanma kitabı bize verilmemiştir. Okullarımızda da onun biyolojik özellikleri ders olarak okutulur ama nasıl kullanacağımızı pek bilemeyiz. Bildiğimizi zannederiz. Birisine sorarsanız bildiğini söyler. Hepimiz biliyoruz deriz. Ne bildiğimiz meçhuldür. Bu konuda bir şeyler okuyup öğrenmeye başlayınca insan ne kadar az şey bildiğini hatta hiçbir şey bilmediğini görüyor. Bunu ancak kendinize itiraf edebilirsiniz. Aslında başkasına da açıklamanızda bir sakınca yoktur. Karşınızdaki de büyük bir olasılıkla bir şey bilmiyordur.Saklıyorsa hemen anlarsınız. Saklamıyorsa konuya girip yeni bir şeyler öğrenmenin zamanı geldiğine birlikte karar verirsiniz.
Muazzam bir makine olan vücudumuzun komuta merkezi beyin hakkında ne biliyoruz? Beynimizin özel bir kullanma talimatı var mı? Maalesef yok. Olmadığı gibi onun hakkında bildiklerimiz de çok sınırlı. İnsanlar bin yıllardır “ kendini tanı” diye bilgece söylemleri duyduğu halde bu öneriyi pek ciddiye almıyor. Elimizde olan bu değeri var kabul ediyoruz ve kullanıyoruz. Cömertçe. Kullanmaktan daha fazlasını beceriyor , belki de harcıyoruz. Bozuk paraları ,düğünde sağa sola saçılan bozuk paraları harcadığımız gibi. Hızla kullanıyoruz. Vücudumuza olur olmaz şekilde yükleniyor( içki içiyor, bilgisizce yiyor, hareket etmiyor vb),beynimize eziyet ediyoruz.( kuruntu ,vesvese üzüntü stres vb). Midenize bolca kola ve cips sokarsanız rahatsız olursunuz,bunu bilip te yapanlar hala vardır değili mi? Beynimize de kola ve cipsi her gün saçma sapan Tv programları karşısında sersem sepelek oturarak aynı muameleyi yaptığımızın farkında mısnız? Yapmıyorsanız tebrikler. Bütün bu işkencelere rağmen bu muazzam mekanizma dayanıyor. Komuta merkezimiz kendisine gelen bütün bilgileri topluyor ve bizim yaşamamız için en doğru kararları veriyor.



Tüm insanlar yaşarken hayattan bir şeyler isterler, bazı hedeflerine ulaşmak isterler.Mutlu ve huzurlu bir yaşam sürdürebilmek için istediğimiz şeylerin başında sevgi ve iyi ilişkiler gelir. Bunun yanı sıra kazanmak , başarılı olmak, güç sahibi olmak isteriz. Peki bunlara nasıl ulaşacağımızı biliyor muyuz? Acımasız öğretmen hayat bunları bize deneme yanılma yöntemiyle öğretiyor ama belki dersimize çalışsak ta sınava sonra girsek daha başarılı olmamız ve daha çok kazanmamız mümkün olabilir. Hangi konuyu çalışmalıyız acaba? Hayatımızı yönlendiren ve yaşadığımız süre içerisinde başımıza gelen tüm olaylar zihnimizin faaliyetleri sonucu oluşur. Evet yanlış duymadınız, hayatımızın kontrolü zihinsel faaliyetlerimize doğrudan bağlıdır. Başarılı olmak , kazanmak ve mutlu olmak için zihnimizin nasıl çalıştığını bilmek gereklidir.
Beynimizin çalışma şekli hakkında daha fazla şey öğrenmek ve bunları hayatta uygulamak bize hem özel hayatımızda hem de iş hayatımızda büyük gelişmeler sağlayacaktır.


BEYNİMİZİN İÇİNDE NELER OLUYOR?
Yaklaşık 1,5 kilogram ağırlığında olan beyin çok düşük bir elektrik gerilimi ile çalışır. Doğduğumuz zaman beynimiz 500 gram civarındadır. Elimiz, kolumuz gibi beynimiz büyümez ama ağırlaşır .Bunun nedeni büyürken yeni şeyler görmemiz düşünmemizdir. Beyin hakkında yapılan araştırmalar son yıllarda hızlı bir şekilde artmıştır. Yapılan araştırmaların sonuçları bir çok yayın organında halka sunulmaktadır. Beynimizin içinde10 milyarı aşkın nöron yani sinir hücresi bulunmaktadır. Beyin hücreleri tahmin edildiği gibi veya yanlış olarak yaygınlaştığı gibi yaşlandıkça azalmazlar. Bu hücreyi bir ağaca benzetebiliriz. Bu ağaçtan bir çok dal ayrılır, bu dallara dendritler adı verilir. İşte insanlar büyürken bu dendrit sayısı artar bu nedenle beynimizin ağırlığı da artar. Dendritler de tekrar küçük dallar şeklinde yayılır.Axon adı verilen ana dal, hücre çekirdeği ile dendritler arasındaki bağı sağlar. Axon ve dendrit üstünde bulunan bağlantı uçlarının içinde kimyasal aracılar yani NT (nörotransmitter) ler bulunmaktadır. Sinirler arasında elemanlar birlikte çalışırlar. Düşünme eylemi olduğu zaman bir sinyal aktarılıyor demektir. Bu da hücreler arasında bir bilgi alışverişi olduğunu gösterir.Sinaps adı verilen hücreler arasındaki bu bağ, bilgi yollarını oluşturur. Bir insan aynı anda iki insanla konuşurken zorlanır. Üç veya dört insanla aynı anda konuşmayı tahayyül bile edemeyiz , ama bir hücre aynı anda 200.000 ( kimi kaynaklar 500.000 diye belirtiyor) hücreyle bligi alışverişinde bulunabilir.







BEYNİN SAĞI SOLU OLUR MU?
1981 yılındaki çalışmasıyla Nobel ödülü alan Prof. Sperry beynin sol ve sağ tarafının değişik işlevler üstlendiğini ortaya çıkartmıştır. Beynimizin sol tarafı daha çok sayılar, listeler, mantıksal önermeler,sözcükler ve ayrıntılar üzerinde çalışmaktdır. Beynimizin sağ tarafı ise resimler, renkler, üç boyutlu mekan, hayal gücü ve ritmik hareketler üzerinde yetkindir. Eğitim sistemimizde genellikle beynimizin sol tarafı üzerinde durulmaktadır. Oysa gerçekten iyi sonuçlar beynin her iki tarafını da kullanarak ortaya çıkartılan sonuçlardır.




ZİHNiN ÇALIŞMASI NASIL GERÇEKLEŞİYOR?
Biz yaşadıkça ve deneyim elde ettikçe yeni düşünceler üretiriz ,yeni düşünceler hücreler arasında yeni bağlar ve zihnimizde yeni yollar demektir. Zihin sinerjik olarak çalışır yani bir artı bir iki değil daha çok eder, çünkü sinapslar vasıtası ile trilyonlarca bağlantı ve ilişki söz konusudur.
Biz aynı şeyleri düşündükçe sinir hücreleri arasındaki yollar tekrardan dolayı genişler ve aynı yollar örneği gibi kolay hareket ederiz . yani kolay hatırlarız, çabuk hatırlarız. Beynimizdeki gerilim farklılıklarını ölçmek artık mümkündür. Duygusal durumlarda , korku nedeniyle , aşırı sevinme gibi durumlarda beyin aktivitesi artar. Bu gibi durumlarda sözü geçen farklı ileticiler ( NT) üretilir. Bugün bir çok NT çeşidi bilinmektedir. Bu ileti taşıyıcıların miktarlarında her değişiklik kendini hastalıklı davranış ,dengesizlik, unutkanlık , keyifsizlik, saldırganlık ve depresyon şeklinde dışa vurur. İnsanlar düşündükçe aklını kullandıkça , matematik problemi , bulmaca çözdükçe beyin hücrelerinin yolları açılır, otoban gibi olur. Okuduğumuz her kitap , ziyaret ettiğimiz her müze , çalmayı öğrendiğimiz her nota düşünce hatlarımızı genişletir. Herhangi bir toplantıya gittiniz ve anlatılanları daha önce bildiğinizi düşünüyorsunuz sonra da “ aman niye geldim ki buraya , benim için zaman kaybı oldu “ diyeiçinizden geçriyorsanız doğru düşünmüyorsunuz. Çünkü zihnin çalışma ilkelerine göre ikinci kez de duymuş olsanız hücreler arasındaki hareketi artırtıdınız ve varolan bilgilerinizin üstüne eklediklerinizle yeni fikirler mutlaka yeni çağrışımlar doğuracak ve hiç beklemediğiniz bir yerde müthiş bir fikir olarak aklınıza gelecektir. Sosyal ve zihinsel faaliyetlerini sürdüren insanlar sürekli olarak beyinlerini genç tutarlar .

Hücreler arası bioelektrik faaliyette bulunan ileticileri etkilememiz mümkündür.
Biz beynimizi çalıştırdıkça , biz olumlu düşüncelerle hayata baktıkça ileticiler diğer hücrelere bunu iletir. Bizim düşüncelerimiz giderek sağlımızı ,ruh halimizi etkiler. Yüz yıllardır insanların, düşünürlerin söylediği şeyler artık kanıtlanmaktadır. Beyin bir bahçedir. Bu bahçeye ektiğiniz düşünce neyse sonuç ta o olacaktır. Mısır ekerseniz mısır biçersiniz , ısırgan otu ekerseniz ısırgan otu biçersiniz.. Bu , kolayca anlaşılan ve” tabi öyledir “ denilecek bir önermedir. Doğru olduğunu kabul ederiz ama yine de uygulamada zorlanırız. Olumlu düşünme konusunda artık kanıtlanan bu varsayımların ötesi de vardır. Yine eski zamanlardan beri söylenen ikinci varsayım da gerçektir:İnsanın dış dünyasında olanlar mutlaka kendi iç dünyasına bağlıdır. Yani siz ne düşünürseniz , neye inanırsanız o sizin gerçeğiniz olur.

SiZ DÜNYANIN EŞŞİZ BİR MUCiZESiSiNİZ

Hiç kimsenin zihni bir birine benzemez. Dünyada yaşayan ve geçmişte yaşamış olan insanların hepsi tektir, eşsizdir. Başlangıçta biyolojik olarak bir olsa da yukarıda sözü geçtiği şekilde hücreler arası ilişkilerin herkes için farklılığı nedeniyle her insanın beyin hücresinin içindeki ana dalı , kolları ve küçük dalları yani zihnin özeli tümüyle farklıdır. Bu tespit size yeni bir bakış açısı kazandırmaldır. Bu gerçekten hareketle artık insanların niçin sizin gibi düşünmediğini daha iyi anlarsınız. Artık fikir ve yöntem farklılığını görünce hayrete düşmez ve şaşırmazsınız.Asıl anormal olanın başka birinin tam sizin gibi düşünmesi ve hep sizinle hem fikir olmasıdır. Evet hiç kimse sizin gibi düşünemez , hiç kimse sizin gibi gitar çalamaz, hiç kimse sizin gibi yemek yapamaz, hiç kimse sizin gibi yönetemez. Hiç kimsenin çocuğu sizin çocuğunuza benzeyemez. Bütün bunların tek bir nedeni vardır: siz dünyanın eşsiz bir mucizesisiniz. Bu iyi bir haber değil mi? Ama bir de kötü haber (!) var: Dünyada 6 milyar daha eşsiz mucize bulunmaktadır.



BİLİNÇ NEDİR?
Farkındalık,haberdarlık hali. Zaman,yer ve kendinden haberdar olma.
Bir satın alma işlemi sırasında ne yaparsınız? Alacağınız eşyanın özelliklerini düşünürsünüz. Sonra birkaç yer gezer ve fiyatalara bakarsınız daha sonra karar verir ve satın alırsınız. Veya yolda yürüken önünüze sivri bir taş çıkar ona basmamak için sağa veya sola atlarsınız. Bunlar bilinçli olarak yaptığımız hareketlerdir. Veriler gelir ve biz karar veririz. Bilinçli hareket edebilmek için mutlaka başka verilere de ihtiyaç vardır. Sivri taşın ayağınızı acıtacağını nereden bilirsiniz? Bunu veya benzer bir olayı önceden yaşamışsınızdır o nedenle bu veriyi de kullanırsınız. Bu veriler bilinçaltımızda depolanır bilinç ihtyacı olduğu zaman onu çağırır ve yol gösterir ama nihai karar yine de bilinçtedir. Yani isteyerek sivri taşa basabilrisiniz.





BİLİNÇALTI veya BİLİNÇDIŞI: burada ise tüm hafızamız , yaşadıklarımız, duygularımız eski yargılarımız alışkanlıklarımız depolanmıştır.
Burada daha da fazladan bir takım programlar vardır. zihnin çalışması sırasında anlatılan doğrultuda zihnimizin içinde düşünce kalıpları veya programlar oluşur. Doğduğumuzdan bu yana bize anlatılan hikayeler , yargılar buradadır. Ebeveynlerimiz tarafından anlatılanlar, komşularımızın söyledikleri, okulda öğretmenlerimizin söyledikleri de buradadır. Daha sonra toplumdan gelen yargılar programlar buraya doluşur. Tuttuğunuz takımın size yükledikleri, parti liderlerinin fikir ve yargıları bilinçaltınıza doluşur.
Ne yani ben neciyim? diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bu programlar bizim düşünce yapılarımızı oluşturur. Birkaç olaydan yola çıkarak bir kişi hakkında kolayca yargıya varırız. Eğer bir kişinin daha önce yaptığı bir eylemden ötürü başarısız olduğunu görmüşsek onun yeni önerilerini de pek incelemeden kolay yola kaçarız ve düşünce kalıbımıza bağlı olarak onun önerilerinde olumlu bir yön bulunmayacağını düşünürüz. Bir kere düşünce yapısını oluşturduğumuzda daha sonra bu yapıyı sağlamlaştıracak tuğlaları bulup çıkartmak zor olmaz. Daha sonra bu kararımızı doğrulayacak yığınla savı bulup çıkarır bilinçaltımız veri haznesinden. Yani içinde bulunan birçok veri içinden yalnız bizim düşünce yapımızı doğrulayacak verileri bulup çıkartır zihnimiz ve diğer verileri eleme işlemine tabi tutar.
Siz bilinçli olarak bu programları görebiliyorsanız ne ala , kendi hedefinize ulaşmak için hangi programlara ihtiyacınız olduğunu saptar diğerlerini silersiniz zayıflatırsınız veya en azından o programları kullanmazsınız. Çünkü onlar zararlıdır çünkü onlar sizi hedefinize ulaştırmayacaktır , o zaman niye kullanasınız ki?
Özetle iş hayatında ve özel hayatımızda mutluluk ve başarılarımızın derecesi düşünce yapılarına yani zihnimizin içindeki programlara da bağlıdır.

Hiç yorum yok: